Loading
Blog

Anayasa ile teminat altına alınan sosyal güvenlik hakkı kişinin vazgeçemeyeceği ve devredemeyeceği bir hak niteliği taşımakta olup hizmet tespit davaları da bu haklardan bir tanesidir. Bu hakkın yerine getirilebilmesi için işverene yanında çalıştırdığı sigortalıyı Kuruma bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.

Hizmet tespit davasının amacı, mahkemeden, davacı işçi ile işveren arasında, hizmet sözleşmesine dayalı olarak, belli tarihler arasında ve belirli bir ücret karşılığında bir iş ilişkisinin mevcut olduğunun tespitini sağlamaktır. Hizmet tespit davalarında davacı, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4/a(1) maddesi kapsamında işçi sıfatına haiz kişidir. İşçinin vefat etmiş olması halinde ise, mirasçıları hizmet tespit davasını hak düşürücü süre içerisinde açabileceklerdir. Hizmet tespiti davalarında sadece işveren davalı olarak gösterilecek, Sosyal Güvenlik Kurumu’na dava re’sen ihbar edilecektir. Bununla birlikte davalara ilişkin görevli mahkeme İş Mahkemeleri olup İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri olacaktır.

Hizmet tespiti davası kamu düzenini ilgilendirdiğinden her türlü delille ispat edilebilmektedir. Bu nedenle de yazılı ya da sözlü deliller öne sürülebilmektedir.

Hizmet tespit davalarının açılabilmesine ilişkin ise hizmetlerin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıllık bir hak düşürücü süre öngörülmüş ve bu husus 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde “hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde” şeklinde belirtilmiş olup buna göre dava açma süresi hizmet tespiti isteyen sigortalının çalıştığı dönemin sona erdiği yılın sonundan itibaren (31 Aralık) beş yıl olacaktır.

Hizmet Tespit Davalarının İşveren Bakımından Sonuçları

5510 sayılı Kanun ile prim ödeme yükümlülüğü tamamen işverene verilmiş, sigortalıya bu konuda herhangi bir görev yüklenmemiştir. Buna göre yapılan resen tescil neticesinde mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından dikkate alınır. Ayrıca söz konusu sürelere ilişkin sigorta primine esas kazanç tutarları üzerinden hesaplanacak prim tutarları ile 5510 sayılı Kanun’un 89. maddesi uyarınca hesaplanacak gecikme zammı işverenden istenir.

Bununla birlikte Kuru­mun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde; Teminat İstenmesi, İhtiyati Haciz, İhtiyati Tahakkuk, Diğer Koruma Yöntemleri (Mal Bildiriminde Bulunma, İptal Davası Açma, Kurum Alacağının Rüçhaniyet Hakkı, Ortaklığın Feshini İsteme, Devralanın Sorumluluğu) yöntemleri kullanılabilecektir.

Hizmet Tespit Davası Sonucunda Sosyal Güvenlik Kurumu Tarafından Uygulanacak İdari Para Cezaları

İşverenlerin, 5510 Sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişiler için işe giriş bildirgesini vermediğinin anlaşılması durumunda bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında her bir sigortalı için aylık asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanacaktır. Burada ifade edilen asgari ücret, bildirgenin verilmesi gereken son günde geçerli olan asgari ücrettir.

İşyeri esas alınmak suretiyle bildirgenin verilmediğine ilişkin mahkemenin karar tarihinden itibaren bir yıl içinde Kurumca tekrar bildirge verilmediğinin anlaşılması durumunda, bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında bu defa her bir sigortalı için aylık asgari ücretin beş katı tutarında idari para cezası uygulanır. Ancak Tekerrür hali sadece Kurumca veya mahkemece yapılan tespit halinde söz konusu olup işverenin kendiliğinden süresi dışında verdiği işe giriş bildirgeleri veya usulüne uygun olmayan şekilde bildirgenin verilmesi hallerinde uygulanmamaktadır. Bir işverenin birden fazla işyerinde meydana gelecek tekerrür hallerinde yukarıda belirtilen ağırlaştırılmış idari para cezası uygulanması söz konusu olmayacaktır.

5510 Sayılı Kanun’un 86. maddesinin birinci fıkrası uyarınca verilmesi gereken belgelerin, hizmetlerin veya kazançların Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili, belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır. Burada kıstas alınması gereken asgari ücret, belgenin verilmesi gereken son günde geçerli olan asgari ücrettir.

Alt İşveren- Asıl İşveren Bakımından Sorumluluk

Uygulamada bildirim ve prim ödeme yükümlülüğünü zamanında yerine getirmeyen alt işveren idari veya mahkeme kararlarıyla sonradan yerine getirilmesi istenen dönemde kendisine ulaşılamaması, prim ödeyemeyecek ekonomik zorluk çekmesi gibi nedenlerle sigortalıları mağdur duruma düşürülebileceğinden alt işveren ile birlikte asıl işverene hizmet tespit davası açılabilmektedir.

Tüm bu açıklanan nedenlerle işverenlerin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi ve bunların da etkili bir denetimden geçirilmesi halinde, bahsetmiş olduğumuz hizmet tespiti davalarına gerek kalmayacaktır ya da bu tür davalar çok sınırlı olacaktır.