logo

Blog

Şüpheli Alacaklar Nedir?

213 Sayılı Vergi Usulü Kanunu 323. Maddesinde düzenlendiği üzere vadesinde tahsil edilemeyen ve ileride tahsil edilip edilemeyeceği kesin olarak belli olmayan senetli veya senetsiz alacaklar “şüpheli alacak” olarak tanımlanır.  Şüpheli alacak olarak tanımlanan bu alacaklar tahsil edilemese dahi mükelleflerin söz konusu meblağ üzerinden vergi ödeme yükümlülükleri devam etmekte ve mali tabloların gerçeği yansıtmaması sorunsalıyla karşılaşılmaktadır. Konuya dair problemlerin önüne geçmek amacıyla 213 Sayılı Vergi Usulü Kanunu ile Şüpheli Alacak Uygulaması müessesi düzenlenmiştir. Şüpheli Alacak Uygulamasında dönemsellik ilkesi ve tahakkuk ilkesi olmak üzere iki temel ilke benimsenmektedir. Dönemsellik ilkesi, gelir veya giderin ilgili olduğu yılda dikkate alınması gerektiğini, tahakkuk ilkesi ise gelir veya gider unsurunun doğuşu ile dikkate alınması gerektiğini ifade etmektedir. Mevzuatımızda tahakkuk esasının benimsenmesiyle birlikte ortaya çıkan problemi bertaraf etmek amacıyla getirilmiş olan ‘’Şüpheli Alacak Karşılığı’’ müessesesi ile alacağın tahakkuku sırasında gelire yazılmış olan bu alacak daha sonra alacağın şüpheli alacak olması halinde, pasifte alacak miktarı kadar karşılık ayrılarak gelir kaydının dengelenmesi ve problemin giderilmesi amaçlanmaktadır. Şüpheli alacaklar: Madde 323 (Değişik: 30/12/1980 2365/55 Md.) Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olma şartıyla; 1.(Değişik: 1/5/1981-2455/3 Md.) Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar; 2.Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; şüpheli alacak sayılır. Bu değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder. Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar zarar hesabına intikal ettirilir. Alacağın şüpheli alacak olarak kabul edilebilmesi için aşağıda yer verilen şartların kümülatif olarak varlığı aranır:

-Bir alacağı şüpheli alacak olarak kaydedebilmek için bu alacağın ticari veya zirai kazancın elde edilmesi ve devamı ile ilgili olması gerekmektedir. Hatır senetleri şüpheli alacak uygulamasına konu olamazlar.

-Alacak dava veya icra safhasında olmalıdır. Başvurudan sonra davanın mahkemede görülmesi ve icra safhasında talebin ödeme emriyle desteklenmesi gerekmektedir.

-Dava veya icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olması gerekir.

 -Alacak teminatlı olmamalıdır. Alacağın bir kısmı için teminat varsa, teminatsız kısım için gerekli şartlarında gerçekleşmesi halinde şüpheli alacak ayrılabilir.

-Bilanço usulüne göre defter tutan; ticari ve zirai kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri ve kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabilmektedir.

Özellikli Durumlar: 

-Faturalarda yer alan şüpheli ticari alacak karşılığı; 334 No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca şartları sağlaması halinde KDV içeren şüpheli alacaklarda katma değer vergisi için de karşılık ayrılabilecektir.
-Yabancı para cinsinden olan alacaklarda şüpheli ticari alacak karşılığı; o günkü döviz alış kuru ile karşılık ayrılabilecektir. Ortaya çıkan kur farkı kambiyo kar ve zararı hesabına aktarılmaktadır.
-Yurt dışından olan alacaklar için şüpheli ticari alacak karşılığı; dava açıldığının dış temsilciliklere onaylatılması şartıyla karşılık ayrılabilecektir.
-İflas halinde şüpheli ticari alacak karşılığı; alacakların iflas masasına kaydettirilmesi şartıyla karşılık ayrılabilecektir.
-Karşılıksız çeklerde şüpheli ticari alacak karşılığı; Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilen bir özelgede “Karşılıksız çıkan çekin karşılıksız çıktığına ilişkin kaydın yapıldığı dönem itibariyle dava veya icra takibine başlanılması gerekmekte olup, bu dönemde karşılık ayrılmayan alacaklar için müteakip yıllarda karşılık ayrılması mümkün bulunmamaktadır.” şeklinde ifade edilmiştir.

-Kamu idare ve müesseselerinden doğan  alacaklarda şüpheli ticari alacak karşılığı;  karşılık ayrılamayacaktır.
-Verilen avansların şüpheli ticari alacak karşılığı; Maliye Bakanlığı bir özelgesinde verilen avansın alınamaması ve diğer koşulların da gerçekleşmesi halinde karşılık ayrılabileceğini belirtmektedir.
-Grup şirketlerinin birbirinden olan alacaklarında şüpheli alacak karşılığı; ana kuruluş, iştirak ve bağlı ortaklıkların birbirleriyle olan ticari ilişkileri sonucu oluşan alacaklarından karşılık ayrılabilecektir.
-Senetli alacaklarda şüpheli alacak karşılığı; senedin asıl borçlusunun yanısıra cirantalar hakkında da takibat yapılmış olmalıdır. Alacağın takibata rağmen tahsil edilemediğinin belgelenmiş olması halinde karşılık ayrılabilecektir. Vergi Usul Kanunu’nda şüpheli alacakların hangi dönemde karşılık ayrılması gerektiğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla ilgili olarak Danıştay Vergi Daireleri Genel Kurulu’nun E.2006/291, K.2006/334 sayı ve 08.12.2016 tarihli kararında; karşılığın, alacağın şüpheli hale geldiği dönemde ayrılabileceği belirtilmiştir. İstanbul 7. Vergi Mahkemesi 8.3.2014 günü ve E: 2002/1198, K:2004/444 sayılı kararıyla; şüpheli alacak karşılığı ayırmanın yükümlülerin ihtiyarına bırakılmasının, onları en çok kar sağladıkları yılda şüpheli alacak karşılığı ayırma yoluna iteceği, bunun ise kanun koyucunun amacına aykırı düşeceği gerekçesini haklı bulmuştur. Aynı zamanda Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 21.06.2012 tarihinde ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 25.05.2011 tarihlerinde vermiş oldukları özelgelerde alacağın şüpheli hale geldiği dönemden sonraki bir dönemde karşılık ayrılmasının mümkün olmadığı belirtilmektedir.